“Buruk Acı’daki şarkı o kadar meşhur olur ki, tefrikayı da filmi de geride bıraktı…”
Şair C. Hakkı Zariç, Evrensel‘deki köşesinde yazar Adnan Özyalçıner ve şair Sennur Sezer’in gölge yazarlıklarını üstlendiği Türkan Şoray imzalı Buruk Acı ve Buğulu Gözler isimli film ve müziklerin arkasındaki bilinmeyenleri yazdı.
Sennur Sezer – Adnan Özyalçıner, Fotoğraf: Kadir İncesu
Zariç, yazısının başında, köyden çıkıp kente gelen genç bir kadının başından geçenlerin anlatıldığı Buruk Acı filmine ve filmin meşhur olan aynı isimli müziğine değindi:
“Cumhuriyet gazetesinin tashih servisinde çalışıyordu o günlerde Adnan Özyalçıner, kucağındaki kağıtlarla evin yolunu tutup durumu Sennur Sezer’e anlattı. Kafa kafaya verip plan yaptılar, kurgu, roman örgüsü derken köyden çıkıp kente gelen genç bir kadının başından geçenler anlatılacak, kadının üzüntü ve şaşkınlıklarına neden olan olaylar zincirine de Buruk Acı adı verilecekti. Ertesi günün akşamında Türkan Şoray ile Rüçhan Adlı’nın Levent’teki evlerindeydi Adnan Özyalçıner. İlk beş sayfayı yazmıştı, Kayhan Sağlamer memnundu koltuğunda. Gazetecilerin boy boy fotoğrafını çektiği Türkan Şoray yazar olarak, Buruk Acı’nın ilk söyleşisini veriyordu… Hemen sonrasında da tefrika yayınlanmaya başladı.”
“Gurbet içimde bir ok/Her şey bana yabancı/ Hangi kapıyı çalsam/ Karşımda buruk acı”
“Adnan Özyalçıner sabah erkenden kalkıp daktilosunun başına geçiyor, o günkü beş sayfayı yazarak evden çıkıp elindekileri Yeni İstanbul’a teslim ettikten sonra Cumhuriyet’teki işine gidiyordu. Tefrika ilerledi, gelip bir yere dayandığında şarkı sözü gerekti kurguya. İş Sennur’a düştü tabi. “Gurbet içimde bir ok/Her şey bana yabancı/ Hangi kapıyı çalsam/ Karşımda buruk acı” sözleriyle başlayan şarkıyı yazdı Sennur.”
Yönetmen ve senaryo Nejat Saydam olarak geçse de “Eser: Türkan Şoray”a aittir.
“Başlamakla kalmadı, devam etti ve büyüdü iş. Buruk Acı’nın filmi çekildi. Renkli filmlerin yeni yeni piyasaya sürüldüğü dönemde, efendim yıl 1969, “tamamen renkli” olduğu özellikle vurgulandı filmin afişinde. Yönetmen ve senaryo Nejat Saydam olarak geçse de “Eser: Türkan Şoray”a aittir. Şarkının söz yazarı olarak Türkan Şoray geçer, bestecisi Teoman Alpay’dır.”
Buruk Acı’daki şarkı o kadar meşhur olur ki, tefrikayı da filmi de geride bıraktı…
Adnan Özyalçıner’den yeni kurgu: Buğulu Gözler
“Söz bir kere yola çıktı, yolda kalır mı? Hemen sonra Buğulu Gözler geldi ve Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edildi. Bir dalga yakalamıştı ve oradan yazmaya devam ediyordu Türkan Şoray, Adnan Özyalçıner gölgesinde.
Adnan abi titiz bir yazar olduğu için işi savsaklamıyor ve sonuçta iyi bir kurgu çıkıyor ortaya. Durum böyle olunca da okuyan da izleyen de kendinden bir şey bulmuş olarak ayrılıyor sahneden. Buğulu Gözler’e de aynı adla bir şarkı yazdı Sennur, ama bu defa o kadar da tutmadı… Hatta Türkan Şoray “Şarkı sözleri benim değil” dediği için de Hasan Saltık hazırladığı bir albümde iki şarkı sözünü yazan kişi olarak Sennur Sezer adını yazdı. Böylece şarkı sözleri Sennur adına, tescillenmiş oldu.“
Bir fotoğrafın öyküsü…
“Bitmedi, dahası var. Mehmet Seyda aradı Adnan Özyalçıner’i; Türkan Şoray adına Hürriyet gazetesinin pazar ekine bir öykü yazmasını istedi. Bir fotoğraf verdiler eline, fotoğrafa bakıp bir şeyler yazmasını istediler; bizim gölge yazar ona da bir öykü yazdı, sorsanız adını bile anımsamıyor. Edebiyatın gizli tarihi bir gün bir yerden bulup çıkarır bu öyküyü de nasılsa, yayınlanmış olan öykünün imzasında gene Türkan Şoray var, evet.”
….
C. Hakkı Zariç’in Evrensel’deki yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz: Gölge yazar – Buruk Acı