Balıkesir, Havran Demirtepe’deki Altın Madeni Projesi İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı geçekleşti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED sürecini ikinci kez durdurdu.
Bahar Madencilik’in Demirtepe Şap Dağında başlatmak istediği Altın Madeni projesinin İDK toplantısı 7 Nisan’da Ankara Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında gerçekleşti. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği heyetinin itiraz için sunduğu raporlar ve 12 bin imza dilekçesi sonucu ÇED süreci bir kez daha durduruldu.
‘Bakanlık şirkete ÇED raporu için bir yıl süre tanıdı’
Bahar Madencilik’in Fatsa Altın Madeni bölgesindeki yaptığı çalışmalarda, yeraltı suları ve toprakta yarattığı çevre kirliliğini de göz önünde bulundurarak hazırladığı itiraz sonucu, Demirtepe ÇED kararı bakanlık tarafından durduruldu. Bakanlık şirketin raporunu yetersiz buldu ancak şirkete ÇED raporunu düzenlemesi için bir yıl süre tanıdı. Şirketin onay almak için raporu tekrar hazırlayacağını aktaran çevreci Aykut Alyanak, “Tarım ve Orman Bakanlığının arazisine denk geldiği için daha önce reddedilmişti. Şimdi itirazımızla ikinci kez reddedildi. Bizlerde üçüncü ve son kez durdurma kararı için şimdiden hazırlanıyoruz” şeklinde konuştu.
Bahar Madencilik’in 390 hektarlık araziyi kapsayan altın madeni sahasının 350 hektarlık kısmı orman, kalanı ise tarım ve hayvancılık yapılan bölgeden oluşuyor. 187 bin ağacın kesileceğini belirtilen şirket raporunda 150 santimetreden küçük olan ağaçlar sayılmadı. Bu durumda iki kat daha fazla ağaç kesileceği tahmin ediyor.
Alamos Gold şirketinin daha önce kestiği ağaç sayısına denk bir alanın yok edileceğini aktaran çevreci Alyanak, “Devasa bir arazide altın madeni açmak istiyorlar. Şirket, 25 hektarın altındaki arazilerde ÇED onayı gerekmemesini fırsata çevirip küçük arazi işletmeleriyle başladı. ÇED gerek yoktur raporları ile kurumları kağıt üzerinde yanıltarak projeyi büyütüyorlar, 390 hektarlık alanı maden için yok edecekler” ifadelerini kullandı.
‘Siyanür kullanılacak maden, su toplama havzası içine yapılmak isteniyor’
Orman dışında kalan tarım arazilerinin bir kısmını şirket satın aldı. Mülkiyetinin hala köylülerde olduğu proje üzerindeki araziler ise devlet kamulaştırma kararı ile alınabilecek. Çevreci Alyanak, “Şirket köylülerden arazilerini talep ediyor. Satmayan köylülere ise kamulaştırma kararı çıkacağı ve devlete düşük fiyata satmak zorunda kalacakları söyleniyor” diye konuştu.
Maden çalışmaları sırasında dinamit patlamalarının çevreye zarar vereceğini belirten çevreciler, aynı zamanda çevre köylerin yaşanamaz hale geleceğini vurguluyor. Havran barajının su toplama havzasına çok yakın mesafede yapılması planlanan maden çalışmalarını çevreci Alyanak şu sözlerle anlatıyor, “Kazdağları, dünyanın başka bölgelerde bulunmayan zengin bitki ve hayvan çeşitlerinin olduğu bir yer; maden çalışması bölgedeki yaşamı yok edecektir. ÇED onayı alınırsa altın madeninde siyanür ve hidroklorür kullanılarak suları zehirlenecek. Proje ayrıca 2 bin 500 dönümlük alanı sulayan barajın su toplama havzasının içinde yapılmak isteniyor. Kanun, içme ve tarla için kullanılacak alanın sanayiden korunmasını söylüyor. Buna rağmen Devlet Su İşleri yetkilisi dahi projeye onay verdi. Bu olabilecek bir şey değil, kurumların bu halde olmasına ne yazık ki üzülüyoruz.”
‘Maden Şirketlerinin bu şekilde sıraya geçmesi ürkütücü’
Teck Cominco şirketine ait olan Halılar ve Büyükşapçı olarak iki ayrı proje sonradan Bahar Madencilik tarafından satın alındı. İki etaplı yapılması düşünülen projede; ilk etapta dört ocak açılmak için karaçam ormanlarının kesilmesi düşünülürken ikinci etapta tarım arazileri bulunuyor. Ancak şirket ruhsat devir işlemleri sorunu nedeniyle ÇED onayını uzun süre alamadı. Şirketin yaklaşık beş senedir ÇED gerekli değildir kararı verilen bölgede projelerinin iptal edilmemesi için çalışma yapıyor gibi göründüğünü söyleyen Süheyla Doğan, “2017’de çalışma patlamalı ocak projesine dönüşünce dava açtık kazandık. Devralan Bahar Madencilik bu sefer daha kapsamlı bir projeyle tekrar geri geldi” diye konuştu.
Şirketin, orman idaresi ve tarım dışı kullanma izinlerini almadığını belirten Doğan, “Proje gerçekleşirse Şap dağı ile Büyükşapçı köyü arasındaki dereler tamamen zarar görecek. Bu bölgedeki köylüler hayvancılık ve tarım ile geçiniyor. Kazdağı çevresinde çok sayıda maden şirketi ÇED süreçlerini bekliyor. Bölgeye bütünüyle bakmak lazım; Nurol Holding’in İvrindi ve Burhaniye arasında altın madeni bölgeye zaten yeterince zarar veriyorken, şirketlerin bu şekilde sıraya geçmesi ürkütücü” dedi.
ÖZEL HABER – Berkay Çolak (Ankara)