Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devrine ilişkin müşteki Hatice Cengiz tarafından yapılan itirazı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi oy çokluğuyla reddetti. Fakat, mahkeme başkanı çoğunluğa katılmadığını belirterek karara 4 sayfalık şerh düştü. Mahkeme başkanının düştüğü şerhte Mavi Marmara ve Eichmann detayları dikkat çekti.
Cemal Kaşıkçı davasında, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince davanın durdurulması ve dava dosyasının Suudi Arabistan yetkili makamlarına devrine yönelik kararına Kaşıkçı’nın nişanlısı müşteki Hatice Cengiz tarafından yapılan itirazı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. Adalet Bakanlığı tarafından verilen kovuşturmanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin uygun görülmesi kararının, merkezi makamın takdir yetkisi kapsamında olduğu açıklanan kararda, mahkemenin bakanlığın kararını denetleme yetkisi olmadığı belirtildi.
Mahkeme başkanı çoğunluk kararına şerh düştü
Suudi Arabistan hükümetine muhalif pozisyonda bulunan gazeteci Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018 yılında Suudi Arabistan’ın İstanbul’da bulunan başkonsolosluğunda öldürülmüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gazeteci Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 20 sanık hakkında düzenlenen iddianame sonucu kamu davası sürerken 7 Nisan 2022’de davanın Suudi Arabistan’a devrine karar verildi.
Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği “devir” kararına itiraz etti. Kararı 12. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. Oy çokluğuyla alınan kararda 11. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararın uygun olduğuna karar verildi. Ayrıca, Adalet Bakanlığının, dosyanın devri yönündeki görüşünün mahkemece bağlayıcı olduğu ifade edildi.
Kamu vicdanını yaralar
Fakat, mahkeme başkanı oy çokluğuyla alınan karara 4 sayfalık şerh düşerek, çoğunluğa katılmadığını belirtti. Mahkeme başkanı, çoğunluğun verdiği kararın 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’na aykırı olduğunu belirtti. Dosya kapsamı dikkate alındığında, davanın Suudi Arabistan’a devrinin Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesine aykırı düşeceğini ekleyen mahkeme başkanı, devir kararının kamu vicdanını yaralar nitelikte olduğu ifadelerini kullandı. İddianameye atıfla, “Cemal Kaşıkçı’nın muhalif tavrı nedeniyle Suud yetkililer tarafından ölümle tehdit edildiği, kendisine zarar veremeyecekleri inancıyla Türkiye’de bulunduğu ve bunu yakın çevresine söylediğine” diyen mahkeme başkanı şu sözlerini kayda geçirdi:
“Cemal Kaşıkçı’nın ülkemizde bulunduğu sürece canı, malı ve ırzı halkımızın, dolayısıyla devletimizin tekeffülü altındadır. Suud yetkililerinin ülkemizde Cemal Kaşıkçı’ya karşı gerçekleştirdikleri pervasız ve hunharca cinayet, ülkemizin ’emin belde’ vasfına, devletimizin onur ve saygınlığına büyük bir saldırıdır. Bu eylem nedeniyle kamu düzeni ciddi bir şekilde zarar görmüştür. Eylemi gerçekleştiren faillerin bulunup yargılanması, eylemleri ile mütenasip müeyyide uygulanması suretiyle sarsılan kamu düzeninin tamiri elzemdir. ‘Ne yapalım Suud yönetimi yargılamak için sanıkları vermiyor’ acziyeti içinde davanın devri ve sanıklar hakkında kırmızı bültenin kaldırılmasının, toplumun adalet, eşitlik, dürüstlük gibi değer yargılarıyla bağdaşmadığı kanaatindeyim. Sonuç itibarıyla yukarıda zikredilen gerekçelere binaen itirazın kabulü gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun itirazın reddi yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum.”
Mavi Marmara ve Eichmann örneği
Mahkeme başkanı, bu tarz devir kararları ile uluslararası insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine göre teamül oluşturma fırsatının heba edildiğini savundu. Başkan, Orta Doğu coğrafyasına bakıldığında ceza yargısıyla ilgili Cemal Kaşıkçı davası dışında iki olay hatırladığını ekledi.
“Yahudilerin imhasını içeren ‘Nihai Çözüm’ önerisini gerçekleştirmede önemli rolü olan Adolf Eichmann‘ın kaçmış olduğu Arjantin’den Mossad ajanları tarafından 1960 yılında kaçırılarak, İsrail’e getirilmesi, burada yargılanarak idama mahkum edilmesidir. 2010 tarihinde Gazze’ye yardım götürmek amacıyla yola çıkmış bulunan Mavi Marmara, Sfandoni, Challengerı, Defne Y, Eleftherı Mesogıos, Gazze 1 ve Racel Corrie adlı gemilerin İsrail askerlerince saldırıya kalmaları, gemilerdeki bir kısım insanların öldürülmesi, yaralanması, gemilerin yağmaya maruz kılınması olayıdır. Bu olay sonrasında eylemi gerçekleştiren kişiler hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/264 esasında kayıtlı dava açılmış, anılan davada da İsrail adli makamları iade etmemiş, tazminat teklifinde, tazminat teklifinde bulunmuş, tazminatın kabul edilmesi üzerine dava düşürülmüştür.”