Data bilimcisi Ömer Faruk Karabey, Jurnal Türkiye için, hazırladığımız verilerle Kovid-19 salgın başlangıcından itibaren İstanbul’daki vefat sayılarının Kovid-19 nedeniyle vefat eden sayılarıyla arasındaki ilişkiyi teknik olarak inceledi.

İletişim
Özellikle sosyal medyada ve çevremde açıklanan Kovid-19 resmi verilerine karşı güven eksikliğinin makul sebeplerini her ne kadar kabul etsem de bunun bir ön yargı olup olmadığını, dile getirilen kaygılar reel kaygılar mı yoksa politik bazı ön kabullerden mi geliyor yakından görmek istedim. Bir vatandaş olarak koşulsuz biçimde şeffaf bilgiye ulaşma hakkımız olduğunu biliyoruz. Bu çalışmayı yapma istencini de bu şekilde kendimizde bulduk.
Türkiye’de ilk Kovid-19 vakası 11 Mart’ta görüldü. Çalışmanın verileri 2016, 17, 18, 19, 20 yıllarında İstanbul’daki ölüm sayıları e-devlet hizmeti üzerinden 6 Mart – 21 Nisan arası olarak derlendi. Toplanan veriler hareketli ortalama yöntemiyle reforme edildi. Bütün yılların ölüm sayılarına ilişkin grafik gösterildi. Ortalamalar, standart sapma ve korelasyona ilişkin tespitler yapıldı. Nüfus artışı etkisi üzerine çıkarımımız anlatıldı.
Bu çalışmada bütün sorulara kesin yanıtlar sunamıyoruz. Elimizdeki veriler yalnızca İstanbul’a ait ancak bakanlığın açıkladığı verilerde il ayrımı yapılmadığı için Kovid-19 ölüm sayılarının İstanbul’daki ölüm sayılarına etkisini tam olarak saptayamadık. Yalnızca İstanbul verilerine sahip olmamızın nedeni ise e-devletten sunulan hizmetin toplu veri almaya elverişsiz olması. Bir kaç büyükşehir için de verilerimiz olsaydı daha keskin sonuçlar alabilirdik. Ancak yalnızca İstanbul’da dahi çıkarılacak bazı sonuçlar vardı. Grafiklerle birlikte bunları anlatmaya çalıştık.
Grafik 1 – Çizgiler

Burada ilk olarak göze çarpan yükselişi kolayca fark ediyoruz. İstanbul’da 2020’de gerçekleşen gün gün ölüm sayılarında önceki yıllara göre ciddi bir fark olduğu ortada. Grafikteki gürültüyü azaltmak için hareketli ortalama olarak bildiğimiz bir yöntemi kullanarak daha yumuşak ve okunur bir grafik ortaya koyduk.
Grafik 2 – Dalga

Her bir veri noktası önceki haftanın ortalamasını gösteriyor. Temel olarak önceki grafikten farkı daha yumuşak hatlara sahip olması. Burada daha net görebildiğimiz şeyler; 2020 dışındaki yıllarda ölüm sayılarının çok yakın ve eğimsiz seyretmesi ve 2020’deki yükselen trend.
Grafiğin 2020 ve öncesi arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyduğunun farkındayım ancak ortalama ve standart sapma göstergelerine de bakalım.
Grafik 3 – Ortalama Ölüm Sayıları

Grafiğin çok önemli bir şey gösterdiğini söyleyemeyiz, ortalamanın fazla olacağını tahmin edebilirdik. Ancak kısaca şöyle yorumlayabiliriz. Bir aydan fazla bir süredir İstanbul’da önceki yıllara göre her gün yaklaşık 65 fazla ölüm gerçekleşiyor.
Grafik 4 – Standart Sapma

Standart sapma verimizin ortalamadan ne kadar uzakta yayıldığını gösterir. Bu çalışmada standart sapmayı oransal olarak Grafik 2’deki dalgalanmanın rakamsal ifadesi olarak hayal etmemizde sakınca yok. Önceki yıllarda birbirine yakın seyreden dağılımların 2020’de nasıl değiştiğinin boyutunu anlamamıza yardımcı olduğunu düşünüyorum.
Grafik 5 – Korelasyon
Grafik 15 Mart 2020’den itibaren Kovid-19 ölüm sayıları ile İstanbul ölüm sayıları arasındaki korelasyon katsayılarını gösteriyor. (Pearson korelasyonu ile ölçüldü)

Burada 2020 dışındaki yılların korelasyon rakamlarının pek bir anlam ifade etmediğini belirtelim. Ancak yine de 2020 çubuğunun farklılığını göstermeleri açısından önemli.
Buradan çıkaracağımız sonuç; resmi rakamlara göre 2020 İstanbul ölümleri ile Kovid-19 arasında önemli oranda bir korelasyon var. Ancak bunun ne kadarı nedensel ne kadarı rastgele bilmemize şu aşamada imkan yok. Dile getirmiştik, Kovid-19 ölüm sayıları yurt genelinde açıklanıyor. Bu yüzden İstanbul’daki ölüm artışının ne kadarı Kovid-19 sebebiyle bilemiyoruz.
Nüfus Artışı Üzerine
Bir şehirdeki nüfus artışının ölüm sayılarını etkileyeceğini düşünebiliriz. Ancak o kadar basit bir ilişki olmadığını söylemeliyiz. Bu etkiyi saptamak için bir çok etkiyi göz önünde bulundurmak gerekir. Nüfus artışının sebebi önemlidir. Yeni doğan bir bebeklerin 70 yaşında öleceği varsayımına dayanarak ölüm sayılarını arttırmalarını bekleyemeyiz.
Ortalama ölüm yaşını 70 kabul ettiğimizde orta yaş ve genç nüfus göçlerinin de ölüm sayılarına tespit edilebilecek bir etki yapmayacağını düşünüyoruz. Burada 70 yıl önceki nüfus artışına bakılabilirdi belki ama bu 70 yıllık süreci izole olarak ele alamayacağımız gerçeğine dayanarak nüfus artışının ölüm grafiklerine etkisini varsa bile görmezden gelmeyi tercih ediyoruz.
Bu çalışma için buna gerek olmadığı da açıktır. Zaten elimizdeki 5 yıllık rakamların ilişkileri arasında nüfus artışı etkisi varsa bile bu yıllar birbirini takip ettiği için bu ilişkiyi kaçınılmaz olarak doğalarında barındıracağını söyleyebiliriz.
Grafik 6 – Boşluk

Bu bölümde sebebini bilmediğimiz, elimizdeki verilerle bunu anlamanın da imkansız olduğunu düşündüğüm istatistiksel bir boşluğu değerlendireceğiz.
2020* ile ifade ettiğimiz kırmızı çizgi, 2020’de İstanbul’da gerçekleşen ölüm sayılarından, yine 2020’de Kovid-19 sebebiyle gerçekleştiği bilinen ölüm sayılarını çıkardığımızda elimizde kalan rakamları gösteriyor.
Yeşil çizgi 2016-17-18-19 yıllarındaki ölüm sayılarının ortalama davranışını, mavi çizgi ise 2020’de İstanbul’daki toplam ölüm sayılarını ifade eden çizgilerdir.
Burada şöyle bir ön kabulümüz var:
Açıklanan resmi verilerdeki Kovid-19 ölümlerinin hepsinin İstanbul’da gerçekleştiğini varsayıyoruz.
Aslında bu ön kabulle birlikte grafiği görmeden önce ilk öngördüğümüz şey şuydu: Kırmızı çizgi ve yeşil çizgi birbirine epeyce yakın seyretmeliydi. Ancak karşılaştığımız şey Nisan ortasına kadar seyreden kırmızı ve yeşil çizgiler arasındaki boşluk.
Bildiğimiz üzere mavi ve kırmızı çizgiler arasında kalan bölge tam olarak Kovid-19 sebebiyle ölüm sayılarını gösteriyor. Ancak kırmızı ve yeşil çizgilerin kesişim bölgesindeki ölümlerin neden kaynaklandığının açıklanmaya muhtaç bir bilinmeyen olduğunu düşünüyoruz.
Özellikle ön kabulümüzü kenara koyup Kovid-19 ölümlerinin yurt genelinde olduğunu düşündüğümüzde bu bilinmezlik biraz daha artıyor. Yani elimizdeki Kovid-19 ölümleri verisinde İstanbul dışı ölümleri denklem dışı bırakırsak bu boşluğun daha da artabileceğini görüyoruz. Bunun sayısal bir hesabını burada yapmayacağız. Rakamsal bir spekülasyon üretmeye ihtiyaç olduğunu düşünmüyoruz. Bununla birlikte şeffaflık adına kaygılarımızı dile getirmeyi de sorumlu vatandaşlar olarak gerekli buluyoruz.
Bu çıkarımlarla birlikte iyi haber olarak şunu da söylemeliyiz; Kovid-19 ölümlerinin ciddi bir düşüş trendinde olduğu açıkça görülüyor. Daha da hızlı bir biçimde düşmesini temenni ediyoruz.
Sonuç:
Çalışmamızda grafikler üzerinden rakamları anlaşılır biçimde yorumlamaya çalıştık. 2020 ve önceki yıllar arasındaki istatistiksel farklılıkları gösterdik. ‘Boşluk’ grafiği üzerinden sorularımızı sorduk ve kaygılarımızı dile getirdik. Burada gördüğümüz şey, şeffaflık kaygılarının ve güvensizliğin hatalı olduğuna dair bir çıkarımda bulunmak güç. Bu iddiaların araştırılması, bu ve başka soruların spekülasyona yer vermeden sorulması, gerçekten doğru bilgiye ulaşmaya olan ihtiyacın dile getirilmesi ve yinelenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Bütün bu kaygılarla birlikte şunu da söylemeden geçemeyiz: Kovid-19 ile mücadelede iyi bir yerde olduğumuza dair şahsi kanaatimizin doğruluğunu da gördük ve günden güne iyiye gittiğimize dair işaretleri de tespit edip paylaştık. Görüş, öneri ve sorularınıza açığız. Topladığı verileri bizimle paylaşan Jurnal Türkiye’ye teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Veri Kaynakları:
1. Jurnal Türkiye – www.jurnaltr.com
2. worldometers.info