AKP’nin İslam dışında masaya sürebileceği siyasi kozu kalmamış görünüyor. Topluma başka bir çözüm sunmaktan aciz halde. Bu nedenle tabanını ve siyasi tavanını en koyusunda bir İslamcılık ile daraltma yoluna gidiyor.
AKP’nin siyasi tabanı daralıyor. Cumhur ittifakına alınması düşünülen partiler göz önüne alındığında, Erdoğan’ın Türk siyasetindeki en geri unsurlarla birlikte yürümeye karar verdiği ileri sürülebilir. Erdoğan’ın bunu bir tür tahkimat olarak gördüğü de anlaşılıyor. 2023 seçimleri bu açıdan ilginç bir nitelik taşıyor. Cumhur ittifakı partilerinin profillerine bakıldığında, hepsi koyu islami rejim isteyen partiler. Hizbullah isimli Kürt düşmanı domuz bağı partisinden, BBP’ye ya da ittifak adayı Yeniden Refah Partisi’ne dek tüm partiler giderek daha sert bir islami rejimin getirilmesi yanlısı. Üstelik ittifakın yeni üyesi Hüdapar, Cumhuriyet rejimini yıkmak istediğini saklama gereği de duymayan bir parti. AKP liberal ya da ikinci cumhuriyetçi yokluğunda, ittifakını ve iktidarını koyu islam ile tahkim etme arayışında.
Ama bu hamle bir hazırlığın mı yoksa çaresizliğin mi göstergesi, işte bu kısmı tartışmalı. Yaşanan deprem ve sellerin Anadolu’da Türk sağının müteahhit ağı ile siyasi gücünü sarsması, AKP’ye İslam dışında masaya sürebileceği bir çare ya da kart bırakmamış görünüyor. Topluma ve taraftarlarına İslam dışında bir çözüm sunmaktan aciz bir halde. Bu nedenle tabanını ve siyasi tavanını daraltma yoluna gidiyor. Bu hamlenin görünen sonucu şu: AKP hem tabanda hem de tavanda, başka deyişle devletin bürokrasisinde son derece dar bir islami örgütlenme istiyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, liberallerin epey önce AKP gemisini terk etmiş olmaları nedeniyle, Erdoğan’ın elinde islamcılar dışında bir kadro da aslında bulunmuyor.
Liberallerin ve yabancı sermaye ile içli dışlı bürokrasinin uzlaşısı olan 2002 ittifakı, artık AKP’nin yanında değil. Geçmişte Erdoğan’ı iktidara getirmiş olan 2002 ittifakı artık AKP’nin uzağında; Millet ittifakına meyletmiş bulunuyor. Peki, söz konusu 2002 ittifakı neydi ve kimlerden oluşuyordu? CHP lideri Deniz Baykal’dan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e dek uzanan pek çok önemli lider ve bürokratın ismini burada hatırlayabiliriz. İkinci cumhuriyetçi, liberal örgütlenmesi Radikal gazetesinden -çağdaş islam alimi Murat Belge bu yayında köşe yazıyordu- Aydın Doğan’a dek tekel basınının bilinen isimleri de bu ittifakın içinde yer alıyorlardı. Deniz Baykal Meclis dışı kalmış Erdoğan’ın Siirt seçimleri ile milletvekili yapılması sorumluluğunu üstlenen isimdi. Bir diğer CHP’li olan Kemal Kılıçdaroğlu ise 2010 Anayasa Referandumu’nda Erdoğan’a karşı oy kullanmayarak Erdoğan’a olan hüsn-ü niyetini gösteren liderdi. Kılıçdaroğlu aynı zamanda 2000’li yıllarda yurt dışında Erdoğan’ın destekçisi olan Kemal Derviş’le de yakın bir isim. Artık Millet İttifakı içinde yer alan Ali Babacan türü siyasetçiler de bu sırada, yabancı sermaye temsilcileri olarak 2002 AKP ittifakının içinde yer alıyorlardı. Hepsi AKP’nin yanındaydılar ve AKP’nin 2002’de iktidara taşınmasının sorumlularıydılar. Bugün ayrışmış bulunuyorlar.
AKP tabanını ve tavanını (siyasi örgütlenmesini) daraltırken, Erdoğan’ı iktidara taşıyan “2002 ittifakı” artık Erdoğan’ın arkasından çekildi. 2002 döneminde Erdoğan’ı desteklemiş isimler şimdi onun karşısındalar ve Millet ittifakı, diğer bir deyişle 6’lı Masa içindeler. Demek ki, 2023 seçimlerinin siyasi tablosu böyle bir ayrışmayı da sergiliyor: Geçmişte AKP’yi iktidara getiren “2002 ittifakı” 2023 AKP’sine karşı. 2023 seçimlerine bu ayrışma ile giriliyor. Kuşkusuz bunu “Erdoğansız 2002 ittifakı” yeni bir yol arıyor, diyerek formüle etmek de mümkün. Peki, söz konusu güç yeni bir yol bulabilir ve siyasal bakımdan kalıcı olabilir mi? Bunu söylemek için henüz erken. Görünen şimdilik şundan ibaret: Erdoğan dar bir islamcı politikaya mahkum edilmiş görünüyor. İnce bir buz üzerinde yürümektedir. Ama bunu sadece bir “çaresizlik” olarak yorumlamak rehavete davetiye çıkaran bir değerlendirme olacaktır. Erdoğan’ın aynı zamanda üzerindeki liberal 2002 ağırlıklarını atarak yürüdüğünün de hesaba katılması gerekiyor. Karşı devrimin yarı yarıya yapılmış olduğu dikkate alındığında, karşı kıyı zannedildiği kadar uzak değildir.
Okan İrtem